Stellantis nedir?

Sevel ortaklığının eseri, Fiat/Citroén/Peugeot markaları altında satılan, Avrupa’da çok sevilen büyük boy hafif ticari model, FCA birleşmesi ardından “Spaghetti Western” tadıyla Amerika’da da macerasını sürdürüyor…

Tasarlandığı dönemde Amerika’da satılması öngörülmemiş, tasarımında GM’in de büyük katkısı olan Multijet/JTD motorla donatılmıştı. Bu motor, GM’in ezeli rakibi Chrysler tarafından Amerikan pazarına sunulduğunda ortalık karıştı, RAM markası dizel motoru 280 beygirlik 3.6 Litre Chrysler Pentastar V6 benzinli makineyle değiştirerek sorunu Amerikan tarzında çözdü! Neyse ki Dieselgate sonrası değişen pazar şartlarında, düşük tonajının da yardımıyla bu motora rağmen başarısını sürdürebiliyor.

Taze eklenen elektrikli alternatif E-Ducato ile bu sorunu hızla çözerek rakip firmaları eğiteceğe benziyorlar… Bkz: Education.

Fiat modeli diye bakmayın, farklı isimlerle dünyann her yerinde başarılı olabilecek, harika bir “macchina”.
İtalya’da bir üretici, sattığı gövde kitiyle aracın klasik Fransız Citroén Type-H tasarımına benzemesini sağlıyor.

Sevel birlikteliğinin küçük üyesi Fiat Fiorino/Peugeot Bipper/Citroén Nemo olarak bilinen model serisi “Minicargo”. Fiat’ın küçük araç geliştirmekteki başarısı ve bilgi birikiminden istifade eden PSA azaları modern, sevimli ve pratik bu tasarımla çok yüksek başarı yakaladılar.

Süpermini araçlar tasarlama konusunda Fiat, Avrupa’da bir numara.

Minicargo projesi çift sürgülü kapıları ve dayanıklı, tutumlu motorun güzel oranlanmış gövde ile birleşmesi demekti. GM ortaklığında tasarlanan bu küçük platformunda binek Panda, Punto varyasyonları ve retro 500 yorumu ile çok başarılı işler çıkaran Fiat ile beraberken bu reçeteyi öğrendiğini zanneden Peugeot, arkasını döndüğünde 206’yı kesip kısaltarak ortaya çıkarabildiği sonuç 1007 olabildi…

Şaka gibi, değil mi?.. (Değil.)

Süpermini sınıfta rekabet edebilmek için çok ciddi yatırım; amiyane tabirle 40 fırın ekmek yemesi gerektiğini anlayan Peugeot, Toyota’dan yardım alarak Aygo modeline kendi markalarını koymak suretiyle başarı aradı. O dönemde Toyota da kendi küçük arabasında Ford’un da tercih ettiği hafif bloklu 1.4 HDi motoru kullanabilecek, PSA markalarına antipati duyulan pazarlarda başarı arayabilecekti.

Küçük sınıf binek otomobillerde Toyota ortaklığına artık muhtaç olmayan PSA, FCA ile birleştirildiğinde sadece bu kazanımla rahatlamakla kalmıyor. Üst-orta sınıfta da PSA grubunun ciddi takviyeye ihtiyacı vardı.

Citroén XM, daha modern görünen ama aslında iskeleti 1989 tasarımı Peugeot 607, Opel Omega, Signum, Citroen C6… Kimse bu markaların lüks segmentte yer edinme hedefi olmadığını söyleyemez. PSA’nın yeni partneri FCA’nın elinde, büyük sedan ve SUV üretilebilecek çokça iskelet mimarisi ve bunlar üzerinde başarıyla üretilmiş çokça modelin tecrübesi var.

Tıpkı Volvo veya Škoda gibi, hatta daha uzak geçmişte BMW ve Audi’nin memur arabasından prestij sembollerine dönüşerek büyümeleri gibi, doğru kaynaklarla yönetildiklerinde Stellantis bünyesindeki markaların da “yıldızlarla parlaması” hayal değil.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close