Yine saçma sapan bir dizi yapmışız: Akıncı

ATV’de yayınlanacak saçma sapan süper kahraman dizisi Akıncı’nın neden kötü bir proje olduğunu ve (dünyanın haberi olursa) neden alay konusu olacağımızı konuşalım. Yani önce Türk dizilerine kısa bir bakış:

Tarihimizi bulaştırmadan dizi çekemiyoruz

Diriliş Ertuğrul, Hakan Muhafız, Muhteşem Yüzyıl, Payitaht Abdülhamid, Kuruluş: Osman, Muhteşem Yüzyıl: Kösem, Filinta, Bir Zamanlar Osmanlı, Vatanım Sensin…
Tarihini, ecdadını tanımak güzel bir şey. Ama ısmarlama iş yaptırınca bir zorunluluk gibi oluyor. Padişahlar kılıçlar kaçınılmaz oluyor. Hangi kanalı, hangi dönemde açarsan aç bir dönem dizisi çıkıyor. Yani iki dakikada bir harikulade tarihimiz diye övmek zorunda mıyız yahu?

Televizyon entertainment’tır, yani eğlence. Ama bu eğlence sadece gülmece, neşeli şeyler demek değildir. Dram da bir entertainment’tır. İnsanın ilgisini çekmeyi başaran ve iyi vakit geçirmesini sağlayan şeyler eğlence kapsamına girer.
Şimdi dönelim dönem dizilerine. Şu yukarıdaki dizilerin adlarını tekrar okuyun ve hiç izlemediğinizi, konularını falan bilmediğinizi düşünün. “Kuruluş Osmanlı”, “Diriliş Ertuğrul”, ne bunlar? Erkek dizisi. Savaş dövüş, vurdu kırdı. E Türk erkeği dünya standardında dönem dizileri varken bunları niye izlesin? Milliyetçilik. Çünkü bizim tarihimiz. Ama merak etmeyin, TV her zaman önce kadınlara yönelik olmuştur, bu yüzden bu dizileri de sadece erkek izleyici için yapamazlar. Uyduruktan, ayağı yere basmayan ve dönemine uyumsuz aşk çıkmazları ekleyerek bu sorunu da çözüp dizinin hem erkeğe hem de kadına hitap etmesini sağlıyorlar.

İki saat dizi mi olur?

Bu da başka bir manyaklık. İki saat, üç saat dizi veya televizyon programı mı olur? Oluyor. Kanallar reklamdan aldığı paraya bakınca bir dizi bölümü başına 1 reklam alacağı yerde 3 reklam almak istiyor. “Her şu kadar sürede bir reklama girebilirsiniz” düzenlemesiyle de dizi oluyor sana iki saat. İki saatlik bir dizi, hikâye anlatımı açısından sorunludur. Eşyanın tabiatı diyoruz ya, bir şeyin normali, doğası, olması gereken vardır. Bu bir diziyse, mesela 13 bölümlük planlanmışsa ilk birkaç bölümde giriş yapabilir, karakter tanıtabilir ama artık altıncı, yedinci bölümde “sorun“u vermesi gerekir. Versin ki kalan bir o kadar bölümde de çözsün ve bir yere bağlasın. Bu bir diziyse, mesela 40 dakikalık planlanmışsa ilk 10 dakikasında serimi tamamlamalı. Yani neredeyiz, ne oluyor sorularına cevabı ilk 10 dakikada vermeli. 30. dakikasına kadar “sorun“u vermiş ve çözmüş olmalı (olumlu veya olumsuz) ve son 10 dakikada da sonuçlarını görmeliyiz.
Bölüm sayısını 230 yapınca, dizi süresini iki saate çıkarınca, bölümü de yavaş hızda oynatmayınca mecbur konuyu yayıyorlar. 7. bölümde göreceğin sorunu (asıl konuyu) 132. bölümde görüyorsun. O zamana kadar izlemeye devam et diye her bölüm birinin başına bir şey geliyor veya çok büyük bir olay oluyor (biri evleniyor, biri kalp krizi geçiriyor, biri vuruluyor…) ama ertesi bölümde her şey normale dönüyor. Çünkü dönmek zorunda. Çünkü dönmezse dizi doğası gereği iki bölüm sonra bitecek. Hikâye anlatımı gereği büyük olaylar ta sona saklanmalı. Bizde son çok uzak olunca böyle sakız gibi uzatıyorlar.

Gerçek dışı hayatları izletiyorlar

Sürekli zenginleri izliyoruz. Niye yahu? Her dizide bir holding sahibi var. Ne iş yapıyor bu adam? Bir kere iş yerine gidiyor, yeni gelen genç çalışanını kesiyor. Adamın işi bu. Bir de kadınlar var, onların her günü 48 saat ve tamamını sevmedikleri hemcinslerine karşı planlar yaparak geçiriyorlar. Yine ısmarlama dizi işte. Kim televizyon izleyecek? Fakir. Fakir televizyonda fakiri izlese var ya yıkar ortalığı. Çünkü siz hiç merak etmeyin, senaristlerin öyle bir gücü vardır ki süslerler püslerler adamın her gün yaşadığı hayatı birden algılamasına sebep olurlar. Adam fark eder. Dayıyorlar zengin hayatını, köşkleri, holdingleri. Televizyon dizi oyunculuğumuz da maşallah, çok kötü. Kısacası hiçbir ilginçliği (entertaining) bulunmayan aslında uzun ve sıkıcı, misyon işlerini izleyip duruyoruz.

Akıncı İstanbul’u neden kurtarıyor?

Bu da yeni felaketimiz. Süper kahramanmış ve İstanbul’u kurtarıyormuş. Bu İstanbul niye sürekli kurtarılmaya mahkûm? Ne oluyor İstanbul’a? Hakan Muhafız da bunu işliyordu, bu ülkede çıkagelmiş bütün çizgi romanlar da bütün çizgi filmler de bunu işliyor. İstanbul’un bilmediğimiz bir derdi mi var?
Tamam, Batman de Gotham City’yi kurtarıyor da 21. yüzyıl İstanbul’unda Mecidiyeköy viyadüğünde kılıçla adam kurtarmayın bir zahmet. Gülerler. Ya adam gibi set kurun, mesela Payitaht Abdülhamid setinde ve döneminde yaşasın Akıncı ya da bu işe girmeyin. Bu süper kahraman meselesi böyle bir şey değil yani.

“Siz bu olayı bayağı hafife alıyorsunuz ya. Ya da benimle dalga geçiyorsunuz. Bu uzay meselesi böyle bir şey değil yani.”

Akıncının gücünün kaynağı

İnsanı kanser eden fragmanda dikkat çekenlerden biri de kriptonit benzeri kristaller. İnternetin genel kanısı bor oldukları yönünde. Dış güçlerin boru çıkarıp kullanmamıza izin verdiğinde neler olacağını da görmüş oluyoruz Akıncı sayesinde.

Akıncı’nın gücünün tek kaynağı bor değil tabii ki! Süper kahramanımızın gücü, yanlış okumuyorsunuz, imanından geliyor. Bunda normalde bir sorun yok da bir süper kahraman güç kazanmak için dua ediyorsa onun süperliği ne kalıyor?

Ben burada yazarken bunaldım, artık uzatmayacağım ama tek bir şey daha söyleyeceğim. Milliyetçi duygulara hitap eden bir Türk süper kahramanı çekecek olsanız böyle parlak bir çocuğu mu oynatırdınız?

PS PS: Dikkat etmeyen pek bilmez ama sektörde Türk görüntü yönetmeni pek azdır ve genelde tercih edilmez. Yurt dışından kendini ispatlamış kişilerle çalışılır yerli yapımlarda. Bu ortamda neyin milliyetçiliği?

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close