Bir garip kol saati: Vostok Amphibian

Mekanik oyuncakları sevdiğimi sık sık söylerim. Otomobillere de “mekanik oyuncak” diye baktığım için çoğu zaman piyasa insanlarıyla anlaşamıyoruz zaten.

Bugün size saati gösterecek güvenilir bir araç bulmanız içecek temiz su bulmaktan daha zor değil.

Saat de benim için bir oyuncak. 2020 itibarıyla mekanik kol saati artık sadece aksesuar. Hatta birçok insana göre erkeklerin takabildiği en büyük mücevher kol saati. Bu durumda da asıl amacından sapmış oluyor. Akıllı saatler, bileklikler konumuz değil, bu yazıyla amacım, bu antika şeyin benim için ne ifade ettiğini sizlerle paylaşmak.

Kuvars kristalinden saatler yapılana kadar  mekanik saatler gösteriş unsuru olmaktan çok uzaktaydı. Hatta İsviçre üretimi saatler, hassas işçilikleriyle teknik avantajlarından ötürü tercih ediliyordu.

Farklı bir dünya! Kapalı mekânda puro yakan adamın kolunda iki Rolex var. Duvarda asılı resimden golf kulübü olmadığı anlaşılıyor…

Yukarıdaki fotoğraf, SSCB arşivinden. Fidel Castro, bileğinde iki saatle mevkidaşlarına hava atma peşinde değil, biri geri kalsa bile operasyonu tehlikeye atmamak için alınmış bir tedbir, devrim öncesinden kalan bir alışkanlık. Eski filmlerden “saatlerimizi ayarlayalım” repliğini hatırlarsınız. Birkaç dakikalık farktan doğacak anlaşmazlık ölümcül olabilir…

İkinci Dünya Savaşı ardından iki kutuplu dünyada İsviçre saati almak, Sovyetler için pratik olmaktan uzaktı. Rolex Submariner muadili, dakik bir dalgıç saatine olan askeri ihtiyacın karşılanacağı Doğulu bir kaynak gerekti.

SSCB üretimi kurmalı, köstekli saatlerden farklı olarak otomatik, kendinden kurmalı mekanizma olmazsa olmazdı. Su altı operasyonlarda 200 metre derinliğe kadar su geçirmez olması da diğer şart. Dönemin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, merkez idareden verilen direktif doğrultusunda üretime başlamadan önce, kopyalanması için İsviçre’den birkaç saat getirtilip parçalandığında, Vostok efsanesi başlıyor: İsviçre saatleri içindeki dişliler öyle güzel alaşım, hassas döküm, öyle temiz kesimli ki bunu ellerindeki teknolojiyle daha düşük maliyetle taklit etmelerinin imkansız olduğu anlaşılıyor.

Vostok Amphibia, mecbur kalınarak sıfırdan tasarlanmış bir kol saati. Seri üretimine 1967’de başlanan Vostok’un çoklu adetlerde askeri birliklere dağıtılması bir teknik avantajken Soğuk Savaş ortamındaki krallığı ancak birkaç sene sürebildi. Seiko’nun kuvars mineraliyle yaptığı, süper dakik pilli saati tanıtması ve bunun yeni teknolojik standart haline gelmesi, oyunu değiştirecekti.

1969’da tanıtıldığı haliyle, tourbillon mekanizmalı saatler kadar dakik, lüks bir saatti Seiko Astron.

Tanıtıldığında teknolojik, çok dakik ancak pahalı bir aletken, aslında çok kısa süre sonra bütün dünyanın pilli “quartz” saat kullanacağının müjdelenmesi demekti. Vostok fabrikası, tasarıma farklı özellikler eklenerek sivillere de satılan mekanik saatleri üretmek üzere hala çalışıyor.

Dalgıç figürü kadranda yoksa bile kasa kapağında yerini almış.

Eski çağın temsilcisi, dalgıç saati olarak orijinal İsviçre saatleri gibi 31 taşlı tasarlandı. Ancak vuruş sayısı tamamen özgün mekaniğiyle diğerlerinden ayrıldığına işaret ediyor: Çoğu mekanik saatin saniye ibresi, iki saniye çizgisi arasında 6, 8 veya 10 vuruşla titreyerek geçerken Amphibia saniyede 5,5 vuruş ile ağır aksak ritimde çalışıyor.

Fotoğraflardan anlaşılmayan çalışma düzeni, bu saatin benim için en büyük esprisi.

Saatin özgün tasarımlı mekaniği, aksak çalışıyor ancak bu dakik olmadığı anlamına gelmiyor: Günde +/- 20 saniye gibi bir hassasiyetle otomatik saatler içinde son derece başarılı zaman tutuyor. Elbette bu değer, takvimsiz modeller için geçerli. Takvim özelliğinin eklendiği modellerdeki ekstra iç sürtünmeyle günlük sapma 1,5 – 2 dakika gibi vasat bir değerde kalıyor.

İlk Vostok saatim, yazı fontu ve rengiyle çok ilgimi çekmiş, verimsizliğiyle gözümden düşmüştü.

Satın aldığım dönemde gözüme hoş gelen başka tasarım malesef yoktu. Sevdiğim tasarıma ulaşmak için biraz modifiye etmek gerekti…

Sonuçta cilalı kasası olan siyah kadranlı modelin yanında istediğim kadranı da sipariş ederek burada, hızlı bir saatçi müdahalesiyle dönüşüm yapılmış oldu.

Ufak değişikliklerle uzun süredir seri üretim yapılıyor olması, yedek yahut uyumlu parçaların da kolaylıkla bulunması demek.

Elbette istediğim görüntüyü yakalamak için sadece kadran değişimi yetmeyecekti. Kaba bezel, gözümü tırmalayan bir diğer ayrıntıydı ki çokça çeşit arasından istediğim modeli seçerek almam da yine kolay oldu.

İster orijinal modellerin parçasını, isterseniz yan sanayi aksesuarları seçin, saatinizi özelleştirin.

Bezel üzerinde zaman tutmak için işaretler var ancak dönüş mekanizması tek yönde kilitli değil. Dalgıç saatlerinde sadece tek yönde hareket, bezele kaza ile temas edilip döndürülmesi durumunda tüp bitince su altında kalmak yerine yüzeye erken çıkma şeklinde tezahür yaşanması için kullanılır. Bu saatte bezel zor dönüyor, sık sık oynamak gibi alışkanlığınız varsa bu size en “ucuz” hissettiren detay olacak.

Jilet gibi incecik değil ancak 2000’lerin dijital dalgıç saati furyasında bileğinize mandalina bağlanmış gibi duran saatlerden de değil.

Aldığım Vostok’larda benim öncelikli düşmanım çıtırdamayan bezel değil dahili epilasyon mekanizmalı bilezikleriydi. Ucuz hissettirmek bir yana benim için her anı eziyete dönüştürüyordu, köprü boyu 22mm olduğu için zevkime uygun kayışlarla kullandım. Şimdi de üzerinde “NATO” palaska kordon mevcut.

Bu saatlerin tasarımı, İsviçre üretimlerinde kullanılan çok hassas kesim ve montaj işçiliği yerine basınç altında sıkışan contaların esnekliğine güvenilerek yapılmış. Dolayısıyla saatin camı kristal değil esnek plastik. Bu, saate en büyük eksi puanı da getiriyor zira dışarı çıkıntı yapan tasarım kolayca çizilebiliyor. Elbette yedeği satılıyor ve çok ucuz. Ancak deri ceketinizin manşetindeki metal zımba yahut fermuar bile bu saat camı için tehdit. Ürün zaten dalgıç saati, tasarlandığı ekosistemde pek olmayacağı öngörülse de bu saati ateş yakarken, ateş karıştırırken çıkartsanız iyi olur.

Kurmak için çevirerek vidalı kapağı yandan açmak, ayar için bir kademe çekmek lazım. Takvimli modelde bir kademe daha çekilerek gün seçiliyor.

Bu saati dört senedir aralıklı periyodlarda günlük kullanıyorum. Bir kere camı değişti, değişim vesilesiyle bir kez de mekanik bakım yapılmış oldu. Yakın zamanda göğüs hizasından yere düştüğü için direği kırıldı, onarıldı. Camındaki çizikler de iki kere temizlendi.

Takım elbise ile takılabilecek şık dalgıç saati, çok zor bir beklenti. Mr. Bond’un bu oksimoronun kabul görmesinde payı büyük.

Vostok kartelasında doğru seçenekleri işaretlerseniz kullanışlı olduğu kadar şık, klasik saatiniz olabilir. Tabii şık demişken sadece aydınlıkta güzel görünmesi yetmeyecektir.

Seçtiğim bezel fosforsuz ancak kadran ışığı gayet yeterli. Güneşte veya telefon flaşında iki – üç saniye karşılığı zifiri karanlıkta birkaç dakika net okunuyor.

Fosforlar son derece kaliteli, ibrelerdeki kaplama da homojen yapılmış. Tam karanlıkta 20 dakika kadar okunabilirliğini sürdürüyor. Benim nadiren ihtiyacım olduğunda istifade ettim. Elbette gece uyku arasında bu saate bakacaksanız bir ışık kaynağına ihtiyacınız olacak.

Bu saati değil ama benzerlerini Meranom.com adresinde bulabilirsiniz.

Öğrendiğime göre orijinal mekanizma üretimi durmuş, artık nispeten kaliteli ancak Çin malı “ruhsuz” mekanikle yeni modeller satılıyor.

Koleksiyon yapıyorsanız mutlaka bu “19600BPH” mekanizmalı modellerden bir tane edinin. Şık, günlük kullanacağınız, su geçirmez bir mekanik saat arıyorsanız da ucu açık fiyat skalasıyla alternatif çok. Bir işçi maaşından ucuza alınabilecek saatler içerisinde doğru kombinasyonla seçeceğiniz Vostok sizi de ziyadesiyle mutlu edebilecektir. Komünizmin nabzını bileğinizde hissetmek elbette pahalı olmamalı.

Bu saatle denizde de yüzdüm, davete de gittim. Gerçekten başarılı bir tasarım.

Bu saatlerden bir tane alıp düzgün bir kayışla kombine ederek sıcakta da soğukta da bileğinizden hiç çıkartmadan kullanabilir, aylarca sakladıktan sonra bir dakika içinde kurup ayarlayarak yine dakikliğine güvenebilirsiniz. Yani bu, özellikleri itibarıyla aslında “premium” bir saat. Ancak malesef Türkiye’de saatçilerin gözü hemen tanıdık marka arıyor. Beş haneli etiketle satılan saatlerin markasını taşımadığı için en basit işlemlerden, mekaniğiyle hiç ilgilenmeyecekleri cam değişimi için bile nazlanarak saati geri çevirebiliyorlar. Bu saate hak ettiği saygıyı gösteren saatçiler Rus saati dendiğinde TCDD Serkisof’larını hatırlayan, çoğunlukla emeklilik arefesindeki eski Ustalar.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close